Astrolojinin kökeni, insanların gökyüzünü düzenli biçimde gözlemlemeye başladığı antik dönemlere uzanır. İlk uygarlıklar — Mezopotamya, Mısır ve Çin — yıldız hareketlerini tarım, mevsim ve zaman ölçümünde kullanmıştır. Bu süreçte gök cisimleri, doğrudan gözleme dayalı takvimlerin temelini oluşturmuştur. Bilgi, günlük yaşamı düzenlemeye yardımcı olmuş, dini veya kültürel bağlamda yorumlar zamanla ortaya çıkmıştır. Bu dönem, astrolojinin gözleme dayalı bilginin ilk biçimlerinden biri haline geldiği çağdır.
TAntik Yunan ve Roma dönemlerinde gökyüzü hareketleri matematiksel sistemlerle ifade edilmeye başlanmıştır. Bu çağda, burçlar kuşağı kavramsal olarak tanımlanmış ve gözlem bilgisi simgesel dille bütünleştirilmiştir. Çalışmaların çoğu astronomiyle iç içe yürütülmüş, gözlemler kayıt altına alınmıştır. Bu dönem, gökyüzü incelemelerinin felsefe, edebiyat ve sanatla ilişkilendirildiği bir döneme işaret eder. Böylece astroloji, kültürel bir yorum alanı olarak sistematik bir biçim kazanmıştır.
Orta Çağ boyunca gökyüzüyle ilgili metinler Arapça ve Latinceye çevrilmiş, farklı kültürler arasında bilgi aktarımı gerçekleşmiştir. Bu dönemde gözleme dayalı bilgilerin korunması ve aktarımı büyük önem taşımıştır. Rönesans’la birlikte, bilimsel yöntemlerin gelişmesiyle astrolojinin gözlem yönü daha da belirgin hale gelmiştir. Bu süreçte birçok araştırmacı, gök olaylarını sistematik biçimde kaydetmiş ve gözlemsel doğruluğu artırmaya çalışmıştır. Astroloji bu sayede kültürel bir miras niteliği kazanmıştır. Bu dönemde biriken gözlemsel kayıtlar, sonraki yüzyıllarda hem astronomi hem de tarih araştırmaları için değerli bir kaynak oluşturmuştur.
Astroloji, 20. yüzyıldan itibaren bilimsel gözlemlerden bağımsız olarak kültürel ve sembolik bir dil şeklinde değerlendirilmeye başlanmıştır. Günümüzde astrolojik yaklaşımlar, kişisel farkındalık ve yaşam planlaması gibi konularda bilgilendirici bir çerçeve sunar. Akademik ve kültürel alanlarda astroloji, gözlem tarihinin bir parçası olarak incelenir. Dijital çağda astrolojik içerikler genellikle eğitim, medya ve kültürel yayıncılık kapsamında ele alınır. Bu sayede astroloji, geçmişten gelen bir bilgi mirası olarak yorumlanır ve toplumsal bellekte simgesel bir yer edinir.